30 Ocak 2011 Pazar

Haftaya Paris'te başlamak... Sakin, Rahat ve Lezzetli

4. gün 27 Aralık Pazartesi

Haftanın ilk günü ve ben işe değil Paris sokaklarında gezmeye hazırlanıyorum. Hande son gününü daha iyi değerlendirmek için erkenden çıktı. Günlerdir kapalı olan dükkanları talan edecek sanırım. Benim hiç acelem yok, bir ara yakalarım ben onu, ya Christian Louboutin'de ya da Chanel'de ...

İki gündür yaptığımız gibi Saint Germain'de yürüyerek güne başladım. Tüm cadde sanki "bugün pazartesi" der gibi stresli ve telaşlıydı. Ama kimin umurunda? Zaten dillerini de anlamıyorum...

Bugün sakin ve rahat bir gün geçireceğim dedim ve yüreğim beni yine ilk olarak Madeleine'e götürdü.
Gurme turuma devam ettim. Sonra şu meşhur La Fayette'i gördüm. Ama büyük "departman store"lar hiç bana alışveriş ruhunu vermiyor. İçimi karartıyor... Kaçıyorum.

Opera için bir kere daha şansımı zorladım ama maalesef...

Yine hayalkırıklığı ile yürürken bir anda kalbim yerinden çıkacak sandım. Sanki teyzemin elinden tutuyormuşum da onu gördüğüm vitrine sürüklemek için kolunu çekiştiriyormuşum... Sanki 7 yaşıma geri dönmüşüm ve rüyalarıma giren pembe saten bale ayakkabılarının cennetine düşmüşüm...
Repetto:
22 Rue Paix, 75002 Paris
Repetto, Paris
Repetto artık sokakta giyilebilen ayakkabılar da yapıyor ama aynı şey değil... Benim kutusundan çıkarıp yatarken başucuma koyduğum gibi değil.
Dükkana girdiğimde bir anda sahne arkasında hissettim kendimi. "Fındıkkıran 1.perde başlamadan hemen önce son dekor kontrolleri yapılıyor ve yeni Repetto'larımı yumuşatmak için perdenin hemen arkasında piroutte çalışıyorum. Dönerken de kaymamak için kenarda duran reçinelere puantlarımın ucunu sürüyorum."
Bu hayalle mağazadan çıktım ama içim öyle bir ısınmış ki soğuğu hissetmedim...Ayaklarım yerden kesilmiş bir şekilde yürümeye devam ettim Paris sokaklarında...

Akşam İstanbul'dan tesadüfen aynı tarihte Paris'te olan bir arkadaşımla buluştum. Daha önce burada yaşadığı için kendimi ona bıraktım ve onun çok sevdiği Le Market'te gittik.

Le Market
15, avenue Matignon
Paris, Ile-de-France 75008

Market, Paris
Le Market, meşhur Jean Georges restoranlarından biri... Hani İstanbul'da da W Hotel içinde açılıp önceleri büyük ses getiren ama sonra bir anda kapanan Spice Market gibi...
1956 Alsace doğumlu şef Jean Georges Vongerichten 1985'ten beri önce Boston'da sonra da New York , Las Vegas, Paris ve Shanghai gibi gurme başkentlerinde birçok restoranı açmış.
Bunların hepsinin ayrı bir hikayesi ve tarzı var ama ben size New York'tan iki önerimi yazacağım.

ABC Kitchen: 
35 East 18th St (near Broadway) NY
New York'ta en sevdiğim mağazalardan biri ABC carpet ve ABC home'un içinde açılan ABC Kitchen tam anlamıyla bir "farm-to-table" organik restoran olmuş. Greenmarket'ten de birkaç blok ötede olması nedeniyle sürekli menüyü taze sebzelere göre değiştiriyorlarmış. Ama benim en çok dikkatimi çeken tatlı alternatifleri oldu. henüz denemedim çünkü restoran henüz çok yeni. İlk New York ziyaretimde deneyeceğim. ABC home'da alışverişe de güzel bir mola olur.
Mercer Kitchen:
99 Prince St NY
Meatpacking District'teki bu restoranda ağırlıklı deniz mahsülleri menüsünü tavsiye ederim. Avokado soslu karides veya "raw bar"dan bir seçenek olabilir...
Bu arada tüm Jean Georges restoranları open table rezervasyon sistemine bağlı. Bu yüzden internetten güvenli bir şekilde rezervasyon kolaylığı var.


Bu alternatiflerin yanında Bora Bora'da Lagoon, Las Vegas'ta Prime Steakhouse da olabilir. Diğer tüm restoranlar için web sitesini mutlaka ziyaret edin. Ve Jean George'un bloguna da bir göz atın.

Şimdi asıl Paris gezim içinde yer alan Market'e dönebilirim.
Champs Elysees üzerinde Franklin D Roosevelt meydanı kesen Avenue Matignon'dan Saint-Honore'a doğru yürürseniz Le Market'i cadde üzerinde sol tarafta görebilirsiniz. Biraz dikkat etmeniz gerek ama kışın bahçesi de kullanılmadığı için pek dikkat çekmiyor.Ya da soğuktan kafamı kaldırıp bakamadığım için şuan hafızamda böyle kalmış.
Soğuktan içeri girince pek de Fransızlardan beklemediğim sıcak bir karşılama beni şaşırttı.

Market, Paris
Market pek Fransız tarzında bir restoran değil. Jean Georges'un Amerika'da uzun yıllar kalmasının etkisini görebiliyorsunuz. Biraz daha yeni dünya tarzında bir menüsü var. dekorasyonu da daha modern ve sade. Mekan da oldukça aydınlık hatta bu yüzden pek romantik diyemeyeceğim. Yumuşak bir ışık var ama Joel Robuchon'un daha samimi sıcak ve romantik bir ortamı vardı. Burası daha çok iş yemeği ve hatta öğlen gelebileceğim bir yer gibi hissettirdi. Ta ki garsonlarla tanışıncaya kadar. Oldukça nazik samimi garsonlar yabancı olduğunuz için direk İngilizce menüyü getirdiler ve beni kalbimden vurdular. Kaç akşamdır menülerle savaş verdiğimi düşününce bununla artı puan aldı benden.

Yemek seçiminde yüreğinizin sesini dinleyin. İsterseniz Fransız bir seçim yapıp foie gras deneyebilirsiniz: Buradaki menüde "foie gras brule, plum, spicy fig jus"güzel bir başlangıç olabilir. Ya da "Black truffle and fontina" pizza öğlen için güzel bir alternatif....
Denizden gelsin diyorsanız "steamed sea bass, carrot confit in cumin" diyorum...
Jean Georges'un baharatları kullanma şekli oldukça yaratıcı. Tatlı baharatları ve meyveleri ana yemeklerde çok güzel kullanıyor. Sanırım bu meslek hayatına başladığı Uzakdoğu'nun etkisi diye düşünüyorum.
Mesela "filet of duckling, coco beans, fig chutney, sriracha emulsion" da güzel bir alternatif olabilir.
Champs Elysees, Paris
Market'ten çıkıp Avenue Franklin Delano Roosevelt'te Le Carre Cafe'de cigar molası veriyoruz. Isıtıcıların altında soğuk ama sakin havanın keyfini çıkarıp bir kadeh Provence rose de burada içiyorum.
Gece hiç bitmesin istiyorum.
Bu gece de güzel bir seçimle Paris seyahatime keyif katmanın mutluluğu içinde tekrar Hande ile buluşmak için Champs Elysees'de yürüyorum. Bir anda kendimi yine turistik kalabalık caddenin ortasında buluveriyorum. Dolayısıyla birçok mağaza da geceyarısına kadar açık. Bu saatte hala kasalarında kuyruk olan Virgin'ın önünde Hande ile buluşuyoruz.

 Hande'nin Paris'teki son akşamı...
3 gün çabuk geçti ama en azından dolu dolu geçti.
Birlikte son geceyi de güzel bir ritüelle bitirelim dedik.  
Noel sonrası Yeni Yıl öncesi ışıl ışıl içinizi ısıtan Champs Elysees'te şarap keyfi... Daha ne olsun?
Sakin, rahat ve lezzetli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder