26 Mayıs 2011 Perşembe

Tarihi mahalleye samimi bir Fransız ... ROSE MARINE

Bahar gelmedi derken yaz geldi! Ama ben çalışan bir lezzet tutkunu olarak size tüm yaz güneyden seslenemeyeceğim için İstanbul'da şehir turuma devam ediyorum. Gezerken de hem ruhuma, gözüme hem de damağıma keyifli gelen mekanlarda biraz fazla duruyorum. Dünya mutfağından farklı lezzetlerin İstanbul’un tarihi dokusu içinde hayat bulması ise beni daha da heyecanlandırıyor. Aslında biraz da üzülüyorum... Anadolu toprakları üzerindeki tarihimizi incelediğimizde bugünkü mutfak bizi şaşırtmamalı. Tüm medeniyetlerin Anadolu'ya kattıkları aslında gerçek füzyon mutfağını oluşturmuyor mu?

Geçen hafta Arnavutköy'den Tünel'e geçmiştim , bu hafta da komşu mahalle Cihangir'e uzandım...

Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın Halep’te 22 yaşında ölen oğlu Şehzade Cihangir adına 1559’da yapılan Mimar Sinan eseri Cihangir Camii ile başlar bölgenin tarihi… Ardından yapılan hamamlar, tekke ve mektepler ile Cihangir, mahalle olmaya başlar. Tarih boyunca 5 büyük yangın atlatır, bu sebeple semt önemli 7 çeşme ile çevrelenir. Suyun gelmesi ile çevrede hamamlar da yerini alır.

19. yüzyıl sonlarında ahşap binaların yerini almaya başlayan Rum ve İtalyan mimarların Art Noveau binaları şimdiki görüntüsüne kavuşmasını sağlar Cihangir’in. İlk bakışta sessiz ve sakin gözüken bu semtin kalbi artık tarihi apartmanların girişine yerleşen restoran ve kafelerinde atar. Bu kafe ve restoranlar birer yaşam alanına dönüşür. Buluşma noktaları olur mahalle sakinlerinin… Ama kapalı değillerdir, misafir ağırlamayı çok severler, hatta mahalleden olmasanız da, kendinizi Cihangirli hissettirler. Bu yüzden açılan yeni mekânlar da uzun soluklu olur. İyi olanı sahiplenmeyi bilirler.
Rose Marine de böyle sizi kendine bağlayacak mekânlardan olacak. Semtin kendine has dokusuna sadık kalmışlar ama aynı zamanda diğer mekânlardan farklı bir soluk getirmişler. Cihangir’in alışılagelmiş bohem ruhundan sıyrılmış, biraz Fransız ama kesinlikle samimi ve rahat bir ortam yaratmışlar.
Gündüz sohbet etmeye, kitap okumaya veya laptop’ınızı alıp çalışmaya gidebilirsiniz. Cihangir’de eşi benzeri olmayan gizli kış bahçesinde kendinizi evinizde hissedebilirsiniz. Hatta abartıp evinizde misafir ağırlıyormuş gibi de hissedebilirsiniz.

Bir de öğrendiğim kadarıyla Rose Marine’de sürprizlere de hazır olmalıymışsınız. Alt kattaki piyanoya ne zaman ünlü veya cesur birinin geçeceği belli olmuyormuş. Mekân sahipleri şöyle diyor: “Burada performans sergilemek tamamen serbest!”

Rahat ve samimi ortam, bol ödüllü şef Hüseyin Kurt’un özel mönüsü ve yüzlerce şaraptan oluşan kavı ile birleştiğinde mekânı vazgeçilmez yapıyor. Ortam Fransız esintileri taşısa da mutfak tam bir dünya mutfağı! Yazımın başında da söylediğim gibi bu beni şaşırtmıyor. Hatta olması gereken diyorum. Burada da Türk, İtalyan, Fransız, Rus, Fas, Meksika, Çin ve Thai gibi alternatiflerle zengin bir mönü sunuluyor.

Hatta Rose Marine ayağının tozu ile “Modern Türk Mutfağı” konsepti ile semte güzel bir merhaba demişti.  “Türk usulü sushi: Tushi” ile de çok ilgi çekti. Tushi: kısır ve nar ekşisinin roka ile sushi tekniği kullanılarak sarılmasından oluşan, Şef Hüseyin Kurt’un özel mezesi. Ayrıca başlangıç olarak fava üzerinde kadayıfa sarılı İskenderun karidesi, renkli biberli borani ve baklava hamuruna sarılı levrek de iz bırakan tatlardan oldu. Belki aynı mönüyü sürekli bulamayabilirsiniz ama mutlaka sizi çekecek yeni ve farklı tatlar sunacaklardır. Gece 04.00’e kadar açık olup DJ performansları sunan mekânı aynı zamanda özel günler için de kullanabileceğinizi bir kenara not edin.

Tarihi dokunun içinde kendinizi evinizde hissetmek isterseniz Rose Marine’i denemelisiniz. Ben mahalle sakini olmasam da kendimi evimde gibi hissettim... Siz de deneyin...

Kılıç Ali Paşa Mahallesi Akarsu Caddesi No:27
Cihangir-Beyoğlu/İstanbul
Tel: 0212 249 62 77
facebook.com/Rose Marine Cihangir




(Karaf Magazin Sayı:46 İlkbahar Mekanları Yazımdan)

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Are you "spoil"ed?

Tarihi binalar yavaş yavaş restore ediliyor, nihayet metro durağı da geliyor ve bir semt küllerinden yeniden doğuyor. Yıllarca belki de sadece avize almak için aklımıza gelen Şişhane’de şimdi İstanbul’un en iyi restoranları yerini almaya başlıyor. Sakin, huzurlu bir lezzet durağı haline geliyor. Galata’dan buraya doğru uzanan tasarım dükkânlar bu semti bir cazibe merkezi yapmakta ısrarlı. İşte tam bu sırada Meşrutiyet Caddesi 84 numarada Spoil yerini alıyor.

Geçen sezon Şişhane’nin adını tekrar duymamızı sağlayan Public’in usulca semte veda etmesinin ardından Spoil de bir anda dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Fakat Spoil dekorasyonu ve enerjisi ile sanki uzun zamandır buradaymış gibi karşılıyor bizi. Öğlen saatlerinde hareketin başladığı mekân, gece 04:00’e kadar kapılarını lezzet tutkunlarına açık tutuyor.

Hafta sonunda ise 24 saat uyumayan şehrin nabzı neredeyse Tepebaşı, Asmalımescit ve Şişhane üçgeninde atıyor diyebiliriz. İşte tam bu sırada Spoil’de DJ Salih Saka ve ekibinin performans gösterdiğini söylemek bilmem yeterli olur mu? Spoil bir anda eğlenceli bir mekâna dönüşüyor.

Güzel müzik bir tarafta dursun, öğlen ve akşam farklı mönü sunulan, geniş bir Akdeniz Mutfağı olan mekânın dekorasyonuna Jeyan Ülkü ve Yalın Tan’ın dokunuşları ayrı bir hava katmış. Gündüz oldukça aydınlık ve ferah olan mekânda samimi bir ortam yaratılırken, akşam biraz daha ağır ama korkutmayan bir restorana dönüşüyor. Bu sadece dekorasyon ve mönü ile olmuyor tabii ki.

Diesel Türkiye Distribütörü ve Özlenir Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Özlenir ve İstanbul Yiyecek ve İçecek Grubu eski ortaklarından Muhittin Ülkü’nün ortaklığında hayata geçirilen bu proje adından da anlaşılacağı gibi yemekleri ve müziği ile müşterilerini “şımar”tmaya kararlı. Muhittin Ülkü de işletme yöneticisi Ersel Şen ile bizzat mekânın nabzını tutuyor. Belli ki uzun yıllara dayanan tecrübesi aşırılıklardan uzak, yormayan bir mekân yaratmasını sağlamış.

Özellikle belirtmek istediğim bir diğer detay ise yemek çeşitliliğine yakışır genişlikte olan şarap mönüsü. Hatta Kavaklıdere’nin “Ancyra” serisinin Narince, Öküzgözü, Boğazkere gibi birçok çeşidinden “Pendore Öküzgözü”ne kadar birçok şarabı kadehte bulabiliyorsunuz. Özellikle başlangıç olarak tabouleh, dil balığı, tartar gibi soğuk mezelerden tercih ederseniz bir kadeh “Egeo Sauvignon Blanc” ile başlamanızı öneririm.

Ben bu mekânı anlatmaktan yorulmam, eminim siz de yemekleri denemekten yorulmayacaksınız… Hatta denedikçe şımaracaksınız, şımartılacaksınız...

Meşrutiyet Caddesi No:84, Şişhane/İstanbul
Tel: 0212 251 26 96-0530 240 49 08
facebook.com/ SPOIL RESTAURANT BAR ŞİŞHANE

(Karaf Magazin Sayı:46 İlkbahar Mekanları yazımdan)

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Arnavutkoy'un yeni sakini: ANTICA LOCANDA

İstanbul’un satır aralarını okumak gibidir ara sokaklarını keşfetmek. Tarihi detaylar alır götürür sizi… Hele bir de hem ruhunuza hem de damağınıza hitap eden bir mekân keşfettiyseniz değmesin kimse keyfinize. İşte bu önemli keşiflerden biri de Osmanlı döneminde yapılan en büyük Rum kiliselerinden Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi’ne ait eski fırın binasının Antica Locanda ile yeniden hayat bulması.

İçeri girdiğinizde yüksek tavanı ve sade dekorasyonu ile şöyle derin bir nefes alabilirsiniz. Yüksek mimar Turhan Kaşo gerçekten muhteşem bir proje çıkarmış ortaya. Her şey olması gerektiği gibi. Güzel bir yemek yiyeceksiniz ve gözünüzü rahatsız eden bir fazlalık olmayacak etrafta.

Ben mekânı keşfederken ilk merak ettiğim, mekânın sahibi ve şefi Gian Carlo Talerico’yu İstanbul’a neyin sürüklediği oldu. Tabii ki aşk… İstanbul aşkından önce belli ki sevgili eşi Beldan’a duyduğu aşk onu buraya sürüklemiş. Toscana’da başlayan bu aşkın ikisinin de yaratıcılıklarını nasıl güçlendirip Arnavutköy’de böyle geleneksel ve rustik İtalyan restoranı doğurduğunu Beldan Hanım’dan dinledim. Birlikte kilisenin bahçesine açılan küçük muhteşem terasta sohbet ettik. Bahar aylarında terastaki bu iki masa için rezervasyon kuyruğu olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum.

Öncelikle Gian Carlo’nun “en iyi malzemelerle en yalın şekilde pişirme” anlayışının tabakların hem lezzetinde hem de sunumunda, dolayısıyla Antica Locanda’nın mönüsünde kendini hissettirdiğini anlattı. Bu “locanda”da her şey günlük ve taze hazırlanıyor. Makarnalar servisten birkaç saat önce elde yapılıyor, ekmekler bu mutfakta pişiyor, risotto için standart bekleme süresini göze almalısınız çünkü siparişiniz ile pişmeye başlıyor. Ama önceden bilmenizde fayda var; burada gerçek İtalyan yemekleri sunuluyor. Her yerde standart olmuş ve İtalya’da bile modası geçmiş tatlara rastlamazsınız mönüde. Günlük hazırlanan pizzalar da sadece öğle yemeğinde sunuluyor.

Geleneksel İtalyan Mutfağı’nı yöresel çeşitliliği ile sunmayı hedefleyen Antica Locanda’nın mönüsünden birkaç öneri istiyoruz ve Beldan Hanım bize kökeni ortaçağa uzanan ve tipik bir İtalyan başlangıç tabağı olan crostino, Ligurya usulü kalamar yahnisi, Roma usulü taze bucattini carbonara, Toskana usulü taze maccheroni gibi özgün lezzetlerine uygun tabakları öneriyor. Ben de size 20 dakikayı göze alıp 2 kişilik risotto ve mükemmel sosu ile kuzu pirzolayı öneriyorum. Şarap mönüsünden ise “Côtes d’Avanos Narince Chardonnay 2009” ve “Pendore Syrah 2009” rekoltelerini seçebilirsiniz.

Mönüyü aldığınızda ilk sayfada şefin bir hoş geldiniz yazısı var. Her akşam misafirlerine sürpriz yemekler sunduğunu söyleyen şef Gian Carlo yazısında “aklının mönüye koyamadığı yemeklerde kaldığını” belirtiyor. İtiraf edeyim, benim aklım mönüdeki tüm yemeklerde kaldı!

Not: Kilisenin bahçesine açılan küçük bir de teras alanı bulunan Antica Locanda, pazartesiden cumartesiye öğlenleri 12:00-14:30, akşamları 18:30-23:30 arasında servis veriyor. Pazar günleri kapalı olan restoranın akşam saatlerinde vale hizmeti de mevcut.

Satış Meydanı No:12 Arnavutköy/İstanbul
Tel: 0212 287 97 45 - 0532 321 18 41

(Karaf Magazin Sayı: 46 İlkbahar Mekanları yazımdan...)